Günümüzde her geçen gün biraz daha sık rastlamaya başladığımızbir rahatsızlık olan Depresyon (ruhsal çöküntü); genellikle çevremizde meydana gelen olaylara bir tepki olarak ortaya çıkar. Pazartesi sabahları yaşadığımız geçici sıkıntılardan, derin duygusal kayıpların yaşandığı ve psikiyatrist müdahelesi gerektiren ağır vakalara kadar birçok rahatsızlık depresyon olarak adlandırılır. İnsanlar zaman zaman kendilerini üzüntülü ve mutsuz hissederler. İşinden ayrılmak, sevdiğini kaybetmek veya başarılı olamamak üzüntüye yol açan yaşam olaylarındandır. Kısaca üzüntü normal yaşamın bir parçasıdır.
Ancak bu üzüntülü durumun uzaması ve nedensiz ortaya çıkması ruh sağlığı sorunudur ve depresyon olarak tanımlanır. .Depresyon duygu düşünce ve davranışı etkiler. Tedavi edilmediği taktirde aylar yıllar bazen de ömür boyu sürebilir. Depresyon her yaşta her birey de görülebilecek ruhsal bir hastalıktır. Genetik veya biyokimyasal nedenler, çevre koşulları ve psikososyal zorlanmalar depresyonun başlamasında etken olabilir.Tedavi edilmediği durumda bireyin yaşamını ümitsiz, karamsar, bunalım içinde geçirmeye başlamasına neden oluşturarak, "Depresif Psikoz" olarak tanımlanan " gerçekleri görmeyecek kadar bunalım" a ilerleyebilir. Toplumun her kesiminde görülebilir. Psikiyatrik hastalıklar arasında en sık rastlanan bir tablodur. Yaşam boyunca her 100 erkekten 10'unun ve her 100 kadından 20'sinin Depresyon geçirdiği araştırmalarla saptanmıştır.
Depresyonun Belirtileri :
- Duygularda , kederli, üzüntülü, hüzünlü hissetme.
- Yaşamdan geri çekilme. İlgi ve isteğin azalması. Daha önce yapılan etkinliklerden keyif almama ve ilgisizlik.
- Her işi ve duyguyu engelleyen bir enerji kaybı. Bitkin hissetme, çabuk yorulma.
- Uyku bozukluğu. Kişi uyandığında kendini dinlenmemiş hissedebilir. Sabahları erken uyanma, uyumakta güçlük çekme, ya da " uykuya kaçış " olarak tanımlanan fazla uyuma şeklinde görülebilir.
- Uyku bozukluğu bir hastalık değildir başka hastalıklarda görülebilen bir belirtidir. Nedeninin araştırılması gerekir. Bedensel hastalıklar (astım, kalp hastalığı v.b.) nedeniyle olabileceği gibi psikiyatrik hastalıkların (depresyon, mani v.b.) çoğunda görülebilir.
- Dikkati toplamada güçlük, yetersizlik. Konsantrasyon azalmıştır. Bir gazeteyi okuyamayabilir ya da bir filmi izleyemeyebilir. İşini tam olarak yapamayabilir.
- Değersizlik duyguları. Kendini eleştirme sürekli hale dönüşebilir, kendine güven azalmıştır. Cesaret kaybolur. Birey kendini yetersiz, başarısız, eksik değerlendirmeye başlar.
- Suçluluk duyguları. Birey geçmiş ve bugünün olumsuz olaylarında kendini gerçeğe uygun olmayan bir tarzda suçlamaya başlar. Vicdan hesaplarına girişir ve sonunda neşesini kaybeder.
- Yavaşlama. Birey karar vermekte, kararlar uygulamakta güçlük çeker. Davranışlarda, düşüncenin akışında yavaşlık ortaya çıkabilir. Birey durgundur, ya da tam tersi bir şekilde ajitasyon ve aşırı hareket görülebilir.
- İntihar düşünceleri. Birey ölüm düşünceleriyle ilgilenmeye başlayabilir. Bu durum sıkıntılı olunduğu zamanlarda söylenebilen "ölsemde kurtulsam " duygusundan farklı olarak daha çok ölümle ilgili düşünce, sorgulama şeklinde ortaya çıkabilir.
- Cinsel istekte azalma. Cinselliğe karşı ilgisizlik başlayabilir.
- Tolerans eşiğinin düşmesi. Çabuk öfkelenme. Birey kolay öfkelenmeye başlayabilir. Tahammülsüzlük, gürültüye karşı aşırı duyarlılık kazanma ortaya çıkabilir.
- Sıkıntılı durum. Birey kaygılı bir bekleyiş içinde olabilir.
- Sinirli hissetmeye başlar. Bazen sürekli veya sıklıkla, bazen de hiç ağlamayabilir. İnsanlardan uzaklaşabilir.
- Sanrı ve varsanılar. Kişide, herkesin öleceği, mahvolacağını, sonunun geldiğini, kimsenin kendisini sevmediğini, insanların kendisine kötülük yapabileceği gibi psikotik ataklar görülebilir.
- Obsesyon. Bireyin anlamsız, saçma olduğunu bildiği ama durduramadığı düşüncelerdir. Depresyonlu hastaların %30'unda obsesyon bulunabilir.
- Somatizasyon. Bazen birey depresyonda olduğunu bilinç düzeyinde farketmeyebilir. Açıklanamayan bedensel yakınmaları gündeme gelebilir. Migren, mide ağrısı, yan ağrısı, saç dökülmesi, sedef hastalığı gibi hastalıklarda organik bir neden bulunamazsa, depresyonun bir organda somatize olmasından şüphelenilir. Bu durum bilimsel kongrelerde tartışılmaktadır.
- Bazen de bedensel hastalıklara eş zamanlı olarak depresyon eşlik etmektedir. Kronik ( uzun süren ) bedensel hastalıklarda en sık görülen ruhsal bozukluğun depresyon olduğu açıklanmıştır.
Not:Hiçbir neden olmadan da kalıtsal yatkınlık olarak da depresyon ortaya çıkabilir.
Alıntıdır
Depresyon ilaçsız tedavi edilebilir mi ? Tedavi edilirse eğer hangi evrede veya hangi belirtide olması gerekir..
YanıtlaSilŞimdiden Teşekkürler..
İyi günler:
SilDepresyon ilaçsız tedavi edilebilir ve şahsen ben ilaç tedavisini gerekli olmadığında önermem. Depresyon ilaçlarının çoğunun yan etkisi ve bağımlılık yaptığı gözlemlenmiştir.
Eğer depresyondaki kişi 1. veya 2. aşamadaysa ilaç almak zorunda değildir.
1. Aşama: Kişi kendini yalnız hisseder. Sürekli üzgündür ve uyku bozukluğu, dikkat toplayamama gibi belirtiler gözlemlenmiştir. Fakat kişi ve çevresindekiler kişinin depresyonda olduğunun farkında değildir. Genelde içte yaşanan depresyon tipidir.
2.Aşama: Kişideki depresyon herkes tarafından gözlemlenmektedir kendisi de farkındadır.Kendini gereksiz hayatı anlamsız bulan birey sürekli kendisini suçlamaktadır ve genellikle kırıcıdır, arkadaş çevresi azalmıştır. Yatağa girip ağlamalar ve bazen intihar etmeyi düşünmektedir.
3.Aşama: Kişi artık kendine ve çevresine zarar verecek duruma gelmiştir. Toplumun diliyle "delidir" artık. Uyuşturucu bağımlısı olabileceği gibi bıçakla derisini kazıma vb. kendisine zarar verecek davranışlar görünür.
1. ve 2. aşama bir psikolojik danışman tarafından terapi ile tedavi edilebilir. 3. aşamadaki bireye terapinin pek yararı olmayacağı gibi ilaç tedavisi artık şart olmuştur.
Ama maalesef halkımız böyle bir durumda direk SSK daki psikiyatr a koşuyorlar. Psikolojik danışman veya psikologu aklından bile geçirmiyor işin kolayına yani ilaca kaçıyor. Sonucunda ilacın yan etkileri gözlemlenince psikolojinin adı kötüye çıkıyor.